Neden insanlar evlenmek veya sevgili olmak için bu kadar çok çabalarken, kavga
etmek için de bir o kadar çabalarlar.
Genelde evlilik ülkemizde bir senfoni
şekilde oluşmaktadır. Ailelerin dahil olduğu, geniş katılımlı ve törenli… Fakat
bu kadar anlam yüklenen bir durum değişikliği, neden zorlu ve çetrefilli olarak
geçer. Teorik kısımları bir kenara bırakıp nedenleri ve çözümlerine
odaklanalım.
Çiftlerin kendi geliştirdiği evlilik yürütme tarzları ve
bekarlıktan getirdikleri bakış açıları evlilikte duruşlarının ilk zamanlarının
temel nedenidir. Bu duruşlar, taviz vermemek, otoriter olmak, kendisi ve ailesi
odaklı evlilik sürdürmek,her konuda fikir beyan etmek, kontrol etmek,kendi
mutluluğu odaklı düşünmek vb.gibi. genelde kendi bakış açısıyla hareket eden
taraf, beklentisi gerçekleşmediğinde ani tepkiler ve mutsuzluklar yaşar. Burada
unutulmaması gereken şey, sizin ne kadar mutlu olma ve ön planda olma hakkınız
ve talebiniz var ise eşinizin de bu hakka sahip olduğudur. Empati bu anlamda
karşıdakini dikkate almak ve beklentisini fark etmektir.
ESKİDEN
BÖYLE DEĞİLDİ
Evliliğin başında eşlerden biri düzelir veya değişir
veya sevginin yoğunluğu nedeniyle mükemmeli oynar veya herşeye evet der.
Zamanla sesini çıkaran, ilgisi azalan, tepkisi keskinleşen durumlar bir değişim
göstergesidir. Bu değişimler; ya ilişkinin verdiği güven, ya da düzelmeye ve
umuda olan zayıflamadır. O halde bir taraf değişiyorsa (olumsuz manada) bunun
nedenini öncelikle ilişkide ve kendi tavrımızda da aramalıyız. Değişti demek,
kendinizi sıyırmanız demektir. Ortada bir aldatma yok ise değişim; ilişki
nedenlidir. Yapılacak şey, bu değişim ve farklılaşmayı suçlama ve eleştirme
olmadan karşıdakine yansımasını yapıp, “amacım suçlamak değil, nedenini bulmak”
demektir. “Benden kaynaklanan bir durum var ise bunu bilirsem ne yapacağımı
bilirim.'' diyebilmektir.
Bunun yanında her değişim sizi korkutmamalıdır.
İlişkinin duygu düzeyi hiçbir zaman sabit kalmaz. İniş-çıkış sağlıklıdır. Ama
önemli olan çok ani ve sürekli olmamasıdır. Evliliğin 1.yılındaki duygu durum
düzeyi, 10.yılda farklı ton ve içerikte olabilir.
GÜÇ
SAVAŞI
Güç savaşı son 5 yılda ülkemizdeki evlilik sorunlarının
temelini oluşturmaktadır. Özellikle kadının güçlenmesi ve ekonomik - eğitim
yetisinin artması ile evlilikte güçlü olma arayışını arttırmıştır. Buraya kadar
herşey normal. Fakat sorun şu: güçlü olmaya çalışırken , hangi bölümde ön planda
olması, hangi kısımda paralel veya geride durması gerektiği net değildir.
Kontrolsüz bir güç şeklinde yürütülen evliliklerde, kişi her konuya dokunmak
ister. Bu ise sınırları zorlar ve çatışma çıkar
Oysa güç ve baskın olma
misyonuna sahip erkek/kadın; partneri güçlü olduğunda onunla savaşır, partneri
pasif olduğunda ise onu hor görür ve gözünde düşer. Her iki durumda da evlilikte
sorun yaşanır.
Güç savaşı yaşanan ilişkilerde, sınırlar çok sık aşılır.
Sınırı aşan (baskın olmaya çalışan)kişi, herşeyi eleştirendir. Herşeye müdahale
edendir. Genelde de tek taraflı düşünendir. Mesela, eşinin arkadaşlık
ilişkilerini eleştirir, ailesini eleştirir, maddi konulara, yaşamsal sürece,
evin dizaynına vs herşeye müdahale eder.
GÜÇ SAVAŞINDA ALGISAL
ÇARPITMALAR
1. güç savaşı içindeki kişinin temel alt düşüncesi,
değersizlik ve ciddiye alınmama(önemsizlik)tir.fakat, gerçek değil bir algılama
bozukluğudur.
2. Güç savaşında eşlerin birbirine karşı güvensizlikleri
vardır. Taraflardan biri; devamlı ezileceğini, sessiz kalırsa haksızlığa
uğrayacağını, eşiyle farklılıklarını da eşinin üstünlüğü gibi görür.
3. Güç
savaşında, önceden inanılmış düşünceler vardır. “taviz vermeme, hep tetikte
olma, duyguları kontrol etme, eşinin destekçilerini uzak tutma gibi
4. Güç
savaşında, önemli olan doğrunun uygulanması değil, kimin dediğinin
uygulandığıdır.
5. Kendi acısını azaltmak için eşine acı çektirerek
iyileşeceğini düşünmek
6. Eşi rakip takımdır. Rakip takımın diğer oyuncuları
ise eşi ve ailesidir. Bazen de eşinin sosyal çevresidir.
7. Annem babamı
ezdi. Sesimi çıkarmasam annem gibi ezilirim düşüncesi ve geçmiş
yaşantısı
8. Ya da annem gibi baskın ve otoriter olmalıyım ( annenin
büyütürken telkini veya rol modelliği)
9. Babam gibi pasif olmayacağım. Ya da
“oğlum otoriteyi asla bırakma telkini
10. Gerçek erkek, evde her dediği
olandır gibi yanlış algılar ve bakış açıları birer güç savaşı nedenidir.
Eşlerin hep büyüme tarzları hem de modelleri güç savaşı yaşanan evliliklerin
altındaki etmenlerdendir.
Güç savaşı , evlilikte genelde romantizm bittikten
sonra kendini göstermeye başlar. Yani romantizm bu anlamda evliliğin
koruyucusudur. Genelde tartışmalar başlamışsa romantizm azalmış veya bitmiştir.
Güç savaşına giren kişi, romantizmin bitişini kabul eder ama sorunu eşine atar
ve ona bağlar.
Güç savaşında kimin neyi ne kadar kontrol edeceği netliği
yoktur. Eğer doğal bir paylaşım yok ise sınırlar aşılır,kontrol etmeye çalışan
ve buna direnen veya karşı koyana bir çark oluşur. Biri elde etmek ve ele
geçirmek adına devamlı savaş verip kavga ederken diğeri otoritesini kaybetmemek
adına direnir, bazen hoşgörülü olarak karşılık verir. Fakat güç savaşına giren
kişi elde edemedikçe hırçınlaşır, gücün kullanımı ile ilgili hep hata ve
eksiklere odaklanır ve olay artık çözümden güç savaşına dönüşür.
Toplumumuz
erkeğe daha çok yetki/ sorumluluk vermiş buna bağlı olarak daha çok güç
atfetmiştir. Fakat erkek bu gücü hükmetmek ve baskı kurmak için değil idare
etmek (yönetmek değil) için kullanmalıdır.
Kadın ise güç savaşında erkeği
pasivize ederse, erkek fonksiyonlarını yitirir. Zaten kadın zamanla eşinin bir
işe yaramadığı düşünüp eleştirmeye hatta terk etmeye çalışır. O halde, herşeye
müdahale eden her zaman her yükü üstüne alır. Devretmek istediğinde ise iş işten
geçmiştir.
Güç savaşı içindeki eş/partner, eşini güçsüz kılmak adına bazen
onu,gücünü aldığı noktalardan koparmak ister.ailesinden, arkadaşlarından vs. bu
ise yine; ”Senin ailen mi benim ailem mi en iyi” kavgasını başlatır. Bu tip
yarış ve savaşların altında hep ilişkiyi istediği gibi yönetme ve yaşama isteği
vardır.
ÇÖZÜM VE ÖNERİLER
1. İlişki-evliliğin başında
çatışma konuları ve netleşmeyen karar konularında eşler birbiriyle
görev-sorumluluk paylaşımı yapmalıdır.
2. Eşler, karar ve yetkileri
devrettikleri konularda müfettiş rolünde değil, destek rolünde olmalı ve yıkıcı
eleştiride bulunmamalıdır.
3. Hiç kimse gücü elinde tutmak İstediği noktayı,
eşini-sevgilisini eleştirerek hedefine ulaşamamıştır. Bu neden eleştirerek
değil, sakin ve uzlaşarak karar verilmelidir.
4. Evlilikte iki taraf
birbirine jestler yapmalıdır. Eşinize, bazen sadece onun istediğinin olacağı
kararlar konsunda fırsat verebilirsiniz.
5. Her konuda fikir beyan edip,
sonra da bunun ciddiye alınmasın istemekten vazgeçmek ve bazen evliliği doğal
akışına bırakmak gerekir.
6. Güç savaşı yaşanların genelde cinsel hayatında
daha sık sorun yaşanır. Bu nedenle cinsel sorunların altında yaşanan güç
savaşını bulup buna odaklanmak gerekir. Mesela kadın güç savaşına girdiyse eşine
cinsel temasta bulunmaz ve izin vermez. Eş ise bunu gurur yapıp ona, sana
muhtaç değilim (güçlüyüm) yaklaşımıyla talepkâr olmaz. Erkekte güç savaşı var
ise kadın da cinsellikte aşırı pasif olur.
7. Eğer güç savaşı içinde iseniz,
eşinizi (şeklen, tarz, sosyal ilişki, iş vs.) değiştirme girişimleriniz
fazladır. Bu nedenle mümkün olduğunca uyum sağlaması ile değişmesi arasındaki
çizgiyi kaybetmeden değişimi isteyin. Geriye kalan kısımda ise onu kabullenin,
o haliyle sevin be yaşayın. Çok değişen, sonrasında bedelini ister.
8. Eğer
birinin kazanması gerekiyorsa savaşa girmeyin ve tartışmayı o kazansın. Gergin
olmayan (savaşsız) bir zamanda konuyu tekrar konuşun.
9. Sağlıklı
evliliklerle eşler yanyana yürür, güç savaşı evliliklerinde ise eşlerden biri
hep önde yürür veya öne geçmeye çalışır.
10. Yürütmek istediğiniz evlilik
şekline göre değil, eşinizin yapısı ve toplumun yapısını da göz önüne alarak
yürütün. Ülkemizde erkeğin konumu gereği bir adım önde olması, kadını güçsüz
kılmaz aksine hayatını daha da pratikleştirir.
11. Elinizdeki ekonomik gücü
veya diğer güçlerinizi evliliğe yansıtmayın. Ünvanınız, kazanç oranınız veya
yeteneklerinizi, eşinize karşı kullanmayınız. Eşler, birine karşı kadın-erkek
olarak durmalıdır.
12. Unutmayın; “güçlü olmalıyım.” düşüncesi güçsüzlüğün,
bencilliğin ve hayata karşı güvensizliğin yansımasıdır. O nedenle kendi bakış
açılarınızı evlilik sorunu olarak görmeyin. Bu sizin sorununuzdur. Bireysel
destek alın.
13. Evlilikte kendinizi güçsüz hissediyorsanız, bunun kişisel
algı mı evlilikteki konumdan mı kaynaklandığını bulmaya çalışın.
14. Güç
savaşına giren kişi, isteklerine ulaşamadığında konuyu tekrar açmak ister. Bu
SATAŞ-DİKKAT ÇEK tekniğidir. Bunun yerine en sakin ve en uygun zamanda, kazanmak
amaçlı değil çözme amaçlı adım atın.
15. Eğer uzun süredir patinaj evliliği
yaşıyorsanız bilin ki güç savaşı hastalığına yakalanmışsınız. Unutmayın bu
yöntemler ile yıllardır sonuç alamıyorsanız “AYNI YÖTEMLERLE FARKLI SONUÇ
ALAMAZSINIZ”.
Unutmayın, her sorunun çözümü vardır. Fakat çözüm hiçbir zaman
tek tarafın çabasıyla mümkün olmayabilir. Evlilik tekne gibi olduğu için herkes
kendi küreğini çekmelidir. Tek kürek ile o tekne sadece kendi etrafında döner.
SERHAT YABANCI
EVLİLİK-İLİŞKİ TERAPİSTİ
0505 540 09 77
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz için teşekkür ederiz.