Pişmanlıklarımız her zaman analiz edilmeli ve
yeni yaşantılara aktarılmadan ve bulaşmadan çözülmelidir. İnsan yaşamının her
döneminde değişimlere göre kararlar alır. Geçmişimiz zaten kararlarımızdan
ibaret ise, aldığımız veya alamadığımız kararlar pişmanlıklarımızın kaynağıdır.
Oysa en temel kararlarımızdan doğru eşi ve doğru işi seçmek pişmanlıkların da
temelini oluşturur.
İlişki ve eş konusunda seçimlerimizdeki
pişmanlıklarımızı konuşacağız bugün.
Pişmanlıklar, beklenmeyen sonuçlar, mutsuzluk
süreçleri, hedefe ulaşamama, sonradan istenmeyen sonuçlarla
karşılaşmasının yansımasıdır. Fakat öncelikle şu kuralı belirmek zorundayım. Her
olay, zamanına ,şartlarına ve o anki potansiyelinize göre yorumlanırsa sağlıklı
ve gerçek sonuçlara ulaşılır. Geriye dönük pişmanlıklardan kurtulamamak
ve bunu depresyona dayanak geliştirmek genelde az önce bahsettiğim gibi
yorumlama hatasından kaynaklanmaktadır. Yani bugünkü potansiyelimizle, bilinç
düzeyimizle ,varlığımızla geçmişi yorumlar isek hatalı bakış açısı ile hatalı
sonuçlar çıkarırız. Şimdiki aklım olsa, bugün olsa, gibi yorumlar yerine “ ogünkü
şartlarda o
kadarı elimden geliyordu, farkındalığım ve yeterliliğim o kadarına yetiyordu”
demeli ve kendimizi affetmeliyiz. Fakat affetmek , şuan ki durumu kabul
etmek veya pes etmek değil, geçmişte yaşananı kabul etmek ve geri dönüşüm
kutusundaki “BİZ”i
affetmektir.
İlişkilerde kendimizi nasıl algılamamızı
affetmemize değindikten sonra bir de bu pişmanlıkları yaşamadan veya daha aza
indirmek için ne yapmalıyız konusunda konuşalım.
Seçimler her zaman en kritik konulardır.
Aslında her seçim o gün için değil, sonrası için yapılır . yani her seçim
yaşanacaklar üzerine kurulur. Peki pişman olmamak için ne
yapmalıyız?
Aslında öyle kolay bir cevabı yok bunun. İlk
aşama yine kendimizden başlamak.
Yani karşıdakini suçlamak yerine önce
kendimizi tanımalıyız.biz ne istiyoruz? Nasıl biriyle mutlu oluruz, toplumsal
beğeniye uygun mu seçiyoruz yoksa derinlerden gelen öz seçimlerimizle mi
seçiyoruz?. Bu gün eş ve sevgili seçimlerinde dışsal telkinler ve etmenler o
kadar etkilidir.
Şöyle örnek vereyim. Eskiden bir kızı veya
erkeği annesi veya babası şununla evlenmelisin diye baskı altına alırken şimdi
çaktırmadan basın-medya, arkadaş çevreniz kariyer kanalınız, insanların
yakıştırmaları durumları da gizli baskı olarak seçimlerimizi yönlendirmektedir.
Anne-babanın baskısı ile sosyal-medya baskısını karşılaştırdığımızda aslında
ebeveyn baskısı daha masum ve pragmatik görünmekte.
Bu durumda temel sorun seçim
kriterlerimiz. Nasıl biriyim ki nasıl biriyle mutlu olabilirim?, nasıl bir
ailede büyüdüm ki, hangi aile yapısının bireyi ile evliliğim daha sağlıklı
olur. Hangi
konularda ilişkilerde sorun yaşıyorum? Seçeceğim kişi hangi yönümle mutlu olur hangisiyle
mutsuz olur ? birbirimizin hangi olumsuz yönlerini provake edip
bileriz.
Bunları açıklayalım:
Ebeveynlerinizle sorun yaşamış ve bu sorun
onların kötü evliliğine tanık olmak veya direkt sizin kişiliğinize zarar
vermek şeklinde
ise şu risklerden bahsetmeliyim.
Ebeveyn intikamı:
çocukluğunuz ve ergenliğinizde ebeveyniniz ile yaşadığınız sorunlar onun gibi biriyle
evlenmekten kaçmayı bir seçim hedefi haline getirebilir.onu andıran
davranış,tutum söz mimik vs herşey sizi o kişiye hemen bir teşhis koymaya neden olabilir. Bu
önyargı
nedeniyle o kişiyi detaylı tanımaktan alıkoyar sizi. Oysa yaşadığımız
ülkede erkeklerin ve kadınların kendi cinslerini hiç benzememesi veya
çağrıştırmaması
mümkün değildir. O halde çağrıştırmaları değil, tümüyle tanımaları ele
almalıyız.
Ebeveyninize benzeyen birinden her zaman kaçmaya
bilirsiniz de.onun gibi biriyle beraber olup hem (anne veya babadan) intikamınızı almak,
hem de onu düzelteceğinizi zannedip kendi annenize olan öfkenizi ve gizli
yarışınızı tamamlamayı amaç edinebilirsiniz.
Mesela devamlı anne-babasının kavgalarına
şahit olanlar, annelerinin bu duruma sessiz kalmalarına isyan edememelerine veya
kendini savunamamalarına hem çözüm üretemedikleri için çok üzülür hem de annelerinin
tepkisizliğine karşı çok öfkelenirler. Bu şekildeki bireyler, kendi sevgili veya
eş seçimlerinde bilinçdışında babalarına benzer insanları seçerler. Çünkü hem
annesinin yapamadığını yapacak ve yarım kalan savaşı kazanacak hem de
çocukluğundaki yaraları saracağını düşünecektir. Peki başarılı olabilecek midir?
HAYIR. Çünkü düzelmek veya iyileşmek ilişki ile olmaz.
Mesela anneler ile kızlar arasında özel bir
dertleşme
bağı
vardır. Fakat toplum yıllarca bu bağı görmezden gelip “kızlar babalarına
düşkündür ”gibi yanlış bir yoruma kaçmıştır. Düşkün değil hayrandır. Anne ile
kızı arasındaki bu bağ ile anne tüm sorunlarını kızına anlatırken kötülediği
kişi babasıdır. Kız çocuğu bu durumda “ asla annem gibi olmayacağım,kendimi
ezdirmeyeceğim” düşüncesiyle sahaya inmeyi bekler. İlişkilerinde ise kemikleşmiş bu
düşüncenin yarattığı aşırı savunma ve gereksiz güçlü olma-itiraz etme
davranışları dışa vurur. Buradaki kız gereksiz bir feminist- isyankar role
bürünür. O tüm erkekleri babası gibi zannederek başlar. Bilinçaltında erkeklere
büyük bir öfke-güvensizlik vardır.hep ezileceği ve değersizleştireceği düşüncesi
hakimdir.
Gördüğümüz gibi yaşantılarımız, beğeni ve
seçimlerimizi direkt etkileyebilmektedir.
bunun yanında ilişkide en çok rahatsız
olduğunuz şey, her zaman ve herkes için rahatsızlık yaratmayabilir. Bu durumda
ise daha çok eski sahneler( anne –babanın davranışına benzemesi-tahammülsüzlüğün
sınır vs.) etkilidir. Mesela yıllarca anne-babası hep küs olan bir çocuk, eşinin
küsmesine aşırı tepki verebilir. Yine mutsuz evliliklere tanık olan
bireyler, ilişkilerindeki küçük mutsuzluklara bile tahammül edemezler. Onların
toleransları bitmiş gibidir. Ama hayatlarındaki kişi değil, ebeveynleri bunun
%95 ini doldurmuş, eşinin küçük bir hatası bile bardağı taşıran ağır duygusal
etkilere neden olur.
Tamir seçimi. : seçtiğiniz kişi,en
hassas noktanızı en çok zedeleyen biri ise siz aslında bu kişiyi seçerek zayıf
noktanızla başetmeye çalışıyorsunuz.taze taze yaşanan duygular ile çalışmak
sahaya inmektir. O nedenle zayıf noktanızı aktive eden kişiyi seçmeniz bir
tesadüf değil bir tamamlanamama durumudur. Çocukluğunuzda duygusal istismar veya
sevgi sorunu yaşamışsanız soğuk birini seçmek gibi. Yada sert babanızdan sonra
bağıran bir sevgili gibi.
Bunun yanında eş/sevigili seçiminde hiçbir
zaman “ aşarım,anlaşırım, zamanla uyum sağlarız “ gibi bakış açıları ile karar
alınmamalıdır. Böyle bir seçim ihtimaldir-risktir. Sonuçta savaşarak ilişki
olmaz. Savaşarak kimseyi düzeltemezsiniz. Savaşıyorsanız
sevişemezsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz için teşekkür ederiz.